4 Mayıs 2015 Pazartesi

FARZEDELİM Kİ PORNO VAR!







"Merak ne güzel şey, ne güzel şey merak!"

Bu sözü hatırlayan vardır belki. 

Bir gsm operatörünün reklam şarkısıydı. 

Merak iyidir,  güzeldir. Hatta bilim de merakın bir ürünüdür falan da fazla merak gerçekten çok can sıkıcı bir şey. 

Akıllı telefonlar bence günümüzün en müthiş icatlarından biri. Yüksek hafıza kapasiteleri sayesinde, veriye dair hemen her şey barındırabiliyoruz bu cihazlarda. 

Bu veriler de aşırı meraklı yakınlarımızın iştahlarını kabartıyor haliyle. 

Telefonu boşta bulsunlar yeter. Hemen mesajlar, fotoğraflar, videolar vs. ne var ne yok kurcalıyorlar. 

Bi de sanki çok normal bir şeymiş gibi bu densizliği "ya nolacak ki"  basitliğinde savunanlar yok mu! Off of! 

Kankamla küfürlü argolu smslerim vardır belki. Neden bakıyorsun ey çok meraklı kardeş! 

Özel fotoğraflarım vardır belki ey meraklı mirket! 

Farzedelim ki porno var telefonumda. Çeşit çeşit. Fantazi fantazi. Biliyorum ki bulduğun anda yapıştıracaksın alaycı kahkahayı sanki sevişmek komik bir şeymiş gibi. 

Kurcalama işte. 

Benim bu telefon. 

İçinde özelim var. 

Ben senin telefonunu kurcalıyor muyum hiç!

Sen de kurcalama. 

Neyse ki Android uygulaması üreticileri bu işe el attı da bu meraklı mirketlerden kurtulduk. 

Smart AppLock adında bir uygulama var. 

Sms,  galeri, Facebook, Gmail, WhatsApp vs. hangi uygulamayı isterseniz kilitleyip şifre ile girmeyi sağlayan çok güzel bir uygulama. 



Türkçe dil desteği de geldi son zamanlarda. 

Bu tür uygulamaları kullanalım, kullandıralım ki merakli mirketler şifre ekranıyla karşılaşınca yüzleri değişsin. 

Acaba içinde ne saklı diye kıvransınlar. 

Velhasıl güzel bir uygulama. 

Tavsiyemdir. 

3 Mayıs 2015 Pazar

SÜSLÜ MAYMUNLAR



Çok şeker hayvanlar bence maymunlar.

Bilim insanlarının iddialarına göre yakın akrabalarımız olan bu kuzucanlar, kendimi bildim bileli ilgi çekici gelmiştir bana.

90'ların enteresan dizilerinden olan Çarli'yi severek takip etmemin altında da bu maymun sevgisi yatıyor galiba.

Hayır hayır.

Zoofili değilim.

Sadece çok şeker buluyorum bu şapşikleri.

Belki de bilimin öngördüğü akrabalık bağlarıdır, bu sevginin altında yatan sebep.

Kargaşanın, kavganın beşiği olan bir şehrin en varoş mahallelerinden birinde doğdum, büyüdüm, genç oldum, kavga ettim, aşık oldum, maç yaptım, okula gittim.

Haber bültenlerinde geçen suç içeren haberlerin başını çeken şehirlerden birinin, en olaylı mahallelerinden birinde hayatı tanımış olmak benim için bazen bir şans, bazen de bir sitem sebebi oldu.

Başka semtlerin insanlarının çok garipsediği bu varoşun kendine has raconları, hep düşünürmüştür beni.

Diğer semtlerden apayrı bir topluluktu bizim varoşun insanları.

Sanki birbiriyle akrabalık bağı olan fakat yaşama biçimleri çok farklı ayrı iki ırk gibiydik biz ve diğer tüm semtler.

Araplar ile İbraniler gibi. Aynı atadan gelen farklı kültürlere sahip ırklar.

Ya da biraz daha farklı iki grup ırk gibi. Yani insanlarla maymunlar gibi.

Kökleri aynı atalara dayanan bambaşka yaşam biçimleri.

Birbirimize ne kadar çok benziyorsak aslında o kadar da farklıydık diğer semtler ve biz. Anlatması güç bir paradoks gibi. (Bu arada paradoks kelimesi itici gelmiştir hep bana ama kullanmalıydım. Bazen hepimiz sevmediğimiz şeylerle haşır neşir olabiliyoruz zaten di mi di mi)

Şehrin süslü maymunlarıydık biz.

Şehrin insanlarıydı diğer semtlerin sakinleri.

Akrabaydık.

Çok benziyorduk birbirimize.

Ama bir o kadar da yabancıydık.

Süslüydü varoşumuz.

Süsümüz de varoştu mahallemiz gibi.

Varoştuk.

Varoştum.

Varoşta doğdum, büyüdüm, genç oldum, kavga ettim, aşık oldum, maç yaptım, okula gittim.

Fakat yabancıydım.

Hem varoşa hem de diğer semtlere.

Afrika'da albino gibi.

Ortadoğu'da barış gibi.

Politikacıda dürüstlük gibi uzak ve yabancıydım bulunduğum diyara.

Ait hissetmiyordum kendimi hiçbir semte, kültüre. Zaten onlar da pek meraklı değildi bana.

İşte böyle bir kargaşanın ürünüyüm ben.

İlk yazısında kendinden bahseder ya hani birçok blogger.

İşte ben de onu yaptım.

Kısacası merhaba insan. Ben süslü maymun.